Türkiye'de deprem riski yüksek olmasına rağmen, zorunlu deprem sigortası (DASK) oranı yeterli düzeyde değil. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) verilerine göre, 20 milyonun üzerinde konuttan sadece yaklaşık 11,5 milyonu deprem sigortası ile korunuyor. Bu, ülke genelinde yüzde 57'lik bir sigortalılık oranı anlamına geliyor. 1999 Marmara depreminin ardından geçen 26 yılda yaşanan birçok deprem, deprem sigortasının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Son yıllarda Kahramanmaraş merkezli depremler ve İstanbul'daki depremler gibi büyük felaketler, DASK'ın önemini vurguladı. Ancak, sigortalılık oranının düşük olması, büyük bir riski temsil ediyor. Devlet, sigorta bilincini artırmak için çeşitli kampanyalar yürütüyor ancak istenen düzeye henüz ulaşılamadı. Yeterli deprem sigortası bilincinin oluşması, gelecekteki olası depremler karşısında maddi kayıpları azaltmak açısından son derece önemlidir.

Marmara Bölgesi'nde Deprem Sigortası En Yüksek

Marmara Bölgesi, yüzde 65 ile en yüksek deprem sigortası oranına sahip bölge. Bu bölge, Türkiye'nin en yoğun nüfuslu bölgesi olması sebebiyle oldukça önemli. Ancak, diğer bölgelerde oranlar oldukça düşük. Doğu Anadolu Bölgesi yüzde 61, Ege Bölgesi yüzde 57, Güneydoğu Anadolu Bölgesi yüzde 57, Akdeniz Bölgesi yüzde 56 ve İç Anadolu Bölgesi yüzde 50 ile deprem sigortası oranlarını gösteriyor. En düşük oran ise yüzde 45 ile Karadeniz Bölgesi'nde. Bu veriler, deprem riskine karşı alınan önlemlerin bölgelere göre farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Bölgesel farklılıkların sebepleri detaylı bir araştırma ile ortaya konulmalıdır. Yüksek riskli bölgelerde deprem sigortası bilincinin artırılması için daha etkili çalışmalar yürütülmelidir.

DASK'ın Hasar Ödemeleri ve Mali Gücü

DASK, kuruluşundan bugüne kadar toplam 41 milyar lira hasar ödemesi gerçekleştirdi. Bu ödemenin büyük bir kısmı, 2023 Kahramanmaraş depremlerinden kaynaklandı. DASK'ın toplam ödeme gücü ise 355 milyar liraya ulaşıyor. Kurum, aynı yıl içinde meydana gelebilecek iki ayrı büyük depreme karşı bile teminat sunabilecek kapasitede. Bu durum, DASK'ın mali gücünün ve operasyonel yetkinliğinin yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak, sigortalılık oranının düşük olması, DASK'ın gücünün tam olarak kullanılmasını engelliyor. Deprem sonrası sigortalılık oranlarında artış gözlemlense de sürdürülebilir bir artış için daha kapsamlı çalışmalar gerekiyor. DASK, gelecekteki büyük depremler karşısında vatandaşlara finansal güvence sağlamaya hazır görünüyor.

Deprem Sonrası Sigortalılık Oranlarında Artış

2020 Elazığ depremi öncesinde yüzde 35 olan sigortalılık oranı, depremden sonra yüzde 52'ye yükseldi. Benzer şekilde, 2020 İzmir depreminin ardından oran yüzde 56,8'den yüzde 63'e çıktı. 2023 Kahramanmaraş depremlerinin ardından ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki oran yüzde 50'den yüzde 57'ye yükseldi. Bu veriler, deprem sonrası sigortalılık oranlarında artış olduğunu gösteriyor. Ancak bu artışların kalıcı olması ve ülke genelinde benzer bir artışın sağlanması için daha etkin politikalara ihtiyaç var. Devlet tarafından yürütülen kampanyalar ve uygulanan indirimler sigortalılık oranını artırmada etkili olsa da daha fazla farkındalık yaratılması gerekiyor. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile deprem sigortası hakkında doğru bilgilendirmenin yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.